SÜNNET
NASLARININ GÜVENİLİRLİK SORUNU Şİİ FİLOZOFLARIN EHLİ SÜNNET DÜNYASINA
YAPTIĞI EN TEHLİKELİ AŞIDIR.
temelinde sünnetin yerine ehli beytin
konulması şii tezine red yazan ehli sünnet ulemadan öç alma duygusu
vardır.
Şiilerin ehli sünnete yaptıkları itirazlar ve
kendilerini savunma psikolojisiyle ürettikleri senaryolar gerçekten
ansiklopedik materyal içeriğidir. Bir yazıya sığmaz. Ama kasdım bu
konuya dikkati çekilmemiş olanların dikkatini çekmektir.
-şiilik
ve mutezililik ikiz kardeş gibidirler. Akılcıların aklı ön plana
almalarına rağmen en büyük sorunları akıldışılığa kaymalarıdır. Şiiliğin
de en büyük çıkmazı ehli beyti sünnetin yerine oturtmak suretiyle
ehli beyt etrafında halkalanmanın temini dir.
-daha vasıl b. Ata
nın hasan basrinin meclisinden ayrıldığı ve Caferi sadıkın keşflerinin
etrafındaki ona mübtela damlarca derlenmeye başlandığı günlerden bu
yana şii-mutezili iletişimi vardır. Ve her iki grup da bir diğerinin
aynıdır aslında .şiiler ve fii kelamcı ve filozofları mutezileden
imamet ve vasiyet nazariyeleriyle ayrılırlar dense yeridir. (İMAMET ;
peygamberimizden sonra imam olmak hz alinin fatımadan olan evladının
hakkıydı demek tir. İmamlar peygamberimiz gibi masumdurlar . ve bu
masumiyetin faydası da dinin kuran dışındaki kültürünün ancak
masumlara dayandırılırsa bir değerinin olmasını temin içindir. VASİYYET :
her peygamberin bir vasisi vardır ve peygamberimizin vasisi de hz. Ali
idi diye inanmaktır.)
şii imamları masum imamlarının en
sonuncusuna kadar sünnet rtivayetlerini senede ihtiyaç olmaksızın
rivayet ederler. Şii kültürünü ehli sünnet kültürünün karşısında
dayanaksız ve çaresiz bırakan bu durum kendilerince bilindiğinden ,
SÜNNET NASLARININ GÜVENİLİRLİĞİ üzerinde şüphe uyandırma
girişimlerini ilk Şiiler başlatmıştır. Bunu yaparken de kendi
ayıplarını kurtarmak ve perdelemeyi hedeflerler. Ve cedel
meclislerinde bu kafa karışıklığı oluşturabilecek delillendirme ve
hadis ve hadis tarihi kitaplarındaki suistimal edilebilir nitelikte
gördükleri rivayetleri ve bakış açılarını delil olarak öne sürerler.
-yine sahabenin insani zaaf noktalarını ön plana
çıkarabileceklerini düşündükleri bazı rivayetleri de ön plana
çıkararak hz ali ve ona bağlı kalan az sayıdaki seveninin
rivayetlerine ve ehli beyte bütün Müslümanların yönelmelerini temin
etmeye çalışırlar.
-geçmişteki sünnet nasları üzerinde şüphe uyandırma eyleminin kökleri şii dir yani..
-günümüzde sünnetle sorunu olan Müslüman kökenli araştırmacıların
mutlaka şii kültürle ve cemaat et takrible bağlantıları vardır.
Cemaleddin efganiyle de tabii..
-hadis kitapları ve
mecmualrının içinde uydurma –mevzu hadisler zayıf hadisleri olmasının
sebebini anlayamayan algılama sorunlu sonradan din araştırmaya yönelen
‘’islam dvatçileri ise tufa ya gelmektedirler. Sıradan bir doğruyu
sonradan öğrenme durumunda kalmaları sebebiyle din dengeleri
bozulmaktadır.
-mezhepler arası fetva verme gücünü kendilerinde
gören bazı akademisyenlerinde sünnet etrafında şüphe uyandırma fiilinde
katkıları vardır. Ebu hanifenin hadis bilgisi zayıftı da ben onun
fetvasını eleştirdim diyebilmek için zayıf hadisleri ve mevzu
hadisleri ve onlarla ilgili kültürü seslendirilerken bir yandan da
Şiilerin seslendirdiği hadis inkarı akımına destek vermiş
olmaktadırlar.
-sözün hulasası şudur. Günümüz sünnet
inkarcılarının fikirlerinin ve delillendirmede öne sürdükleri
delillerin tamamı şii filozofların ve kelamcıların ehli sünnete
karşı geliştirdikleri etkili savunma kalkanının parçalarıdır. Merak
eden şii usulu fıkıh litaplarının ve kelam daki kuranın korunması
iamamet inancı savunması ve vasiyet inancının delillerini okusun. Ehli
sünnet imamlarının onları yıkımına şahit olmak isteyenler ise ne
yapmalıdır anlatacağım.
SÜNNET NASLARININ GÜVENİLİRLİK SORUNU Şİİ FİLOZOFLARIN EHLİ SÜNNET DÜNYASINA YAPTIĞI EN TEHLİKELİ AŞIDIR.
temelinde sünnetin yerine ehli beytin konulması şii tezine red yazan ehli sünnet ulemadan öç alma duygusu vardır.Şiilerin ehli sünnete yaptıkları itirazlar ve kendilerini savunma psikolojisiyle ürettikleri senaryolar gerçekten ansiklopedik materyal içeriğidir. Bir yazıya sığmaz. Ama kasdım bu konuya dikkati çekilmemiş olanların dikkatini çekmektir.
-şiilik ve mutezililik ikiz kardeş gibidirler. Akılcıların aklı ön plana almalarına rağmen en büyük sorunları akıldışılığa kaymalarıdır. Şiiliğin de en büyük çıkmazı ehli beyti sünnetin yerine oturtmak suretiyle ehli beyt etrafında halkalanmanın temini dir.
-daha vasıl b. Ata nın hasan basrinin meclisinden ayrıldığı ve Caferi sadıkın keşflerinin etrafındaki ona mübtela damlarca derlenmeye başlandığı günlerden bu yana şii-mutezili iletişimi vardır. Ve her iki grup da bir diğerinin aynıdır aslında .şiiler ve fii kelamcı ve filozofları mutezileden imamet ve vasiyet nazariyeleriyle ayrılırlar dense yeridir. (İMAMET ; peygamberimizden sonra imam olmak hz alinin fatımadan olan evladının hakkıydı demek tir. İmamlar peygamberimiz gibi masumdurlar . ve bu masumiyetin faydası da dinin kuran dışındaki kültürünün ancak masumlara dayandırılırsa bir değerinin olmasını temin içindir. VASİYYET : her peygamberin bir vasisi vardır ve peygamberimizin vasisi de hz. Ali idi diye inanmaktır.)
şii imamları masum imamlarının en sonuncusuna kadar sünnet rtivayetlerini senede ihtiyaç olmaksızın rivayet ederler. Şii kültürünü ehli sünnet kültürünün karşısında dayanaksız ve çaresiz bırakan bu durum kendilerince bilindiğinden , SÜNNET NASLARININ GÜVENİLİRLİĞİ üzerinde şüphe uyandırma girişimlerini ilk Şiiler başlatmıştır. Bunu yaparken de kendi ayıplarını kurtarmak ve perdelemeyi hedeflerler. Ve cedel meclislerinde bu kafa karışıklığı oluşturabilecek delillendirme ve hadis ve hadis tarihi kitaplarındaki suistimal edilebilir nitelikte gördükleri rivayetleri ve bakış açılarını delil olarak öne sürerler.
-yine sahabenin insani zaaf noktalarını ön plana çıkarabileceklerini düşündükleri bazı rivayetleri de ön plana çıkararak hz ali ve ona bağlı kalan az sayıdaki seveninin rivayetlerine ve ehli beyte bütün Müslümanların yönelmelerini temin etmeye çalışırlar.
-geçmişteki sünnet nasları üzerinde şüphe uyandırma eyleminin kökleri şii dir yani..
-günümüzde sünnetle sorunu olan Müslüman kökenli araştırmacıların mutlaka şii kültürle ve cemaat et takrible bağlantıları vardır. Cemaleddin efganiyle de tabii..
-hadis kitapları ve mecmualrının içinde uydurma –mevzu hadisler zayıf hadisleri olmasının sebebini anlayamayan algılama sorunlu sonradan din araştırmaya yönelen ‘’islam dvatçileri ise tufa ya gelmektedirler. Sıradan bir doğruyu sonradan öğrenme durumunda kalmaları sebebiyle din dengeleri bozulmaktadır.
-mezhepler arası fetva verme gücünü kendilerinde gören bazı akademisyenlerinde sünnet etrafında şüphe uyandırma fiilinde katkıları vardır. Ebu hanifenin hadis bilgisi zayıftı da ben onun fetvasını eleştirdim diyebilmek için zayıf hadisleri ve mevzu hadisleri ve onlarla ilgili kültürü seslendirilerken bir yandan da Şiilerin seslendirdiği hadis inkarı akımına destek vermiş olmaktadırlar.
-sözün hulasası şudur. Günümüz sünnet inkarcılarının fikirlerinin ve delillendirmede öne sürdükleri delillerin tamamı şii filozofların ve kelamcıların ehli sünnete karşı geliştirdikleri etkili savunma kalkanının parçalarıdır. Merak eden şii usulu fıkıh litaplarının ve kelam daki kuranın korunması iamamet inancı savunması ve vasiyet inancının delillerini okusun. Ehli sünnet imamlarının onları yıkımına şahit olmak isteyenler ise ne yapmalıdır anlatacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder