21 Kasım 2012 Çarşamba

İMAN TEVHİD ŞİRK VE TEVESSÜL İLE ALAKALARI VE TEVESSÜLE ŞİRK DEMENİN İÇERİĞİNE GÖRE HÜKMÜ

 
İMAN TEVHİD ŞİRK VE TEVESSÜL İLE ALAKALARI VE TEVESSÜLE ŞİRK DEMENİN İÇERİĞİNE GÖRE HÜKMÜ II
Ama bütün bunların şöyle bir başlıkla ifade edilmesi bazen kafa karıştırabilmektedir.
Tevessül , Allahtan bir fayda elde etmeyi umarak ya da Allahın bir zararı bertaraf etmesini umarak bir peygamberin ismini anmak bir velinin adını anmak ve bu suretle Allahın onun duasını kabul edeceğini ummaktır.
Amellerde emrine itatat edilen (mükafat vereceği ümidi veya cezalandıracağı korkusu ve duygusuyla ) yalnızca Allahtır.
Şirk koşmak ; ortak koşmaktır. Bir varlık hakkında şirk koşmak demek ; varlığın da , sıfatlarında ya da bir fiilinde birisi hakkında onun benzeri var , onun yaptığını bir başkası da yapar ya da yaptığını yaparken o işi bir başka varlıkla birlikte yaptılar şeklinde inanmak ya da buna ihtimal vermektir.

Allahın var bir ve bütün kemal sıfatlarla muttasıf ve bütün noksanlılardan yüce olduğuna , peygamber gönderip emredip nehyettiğine inanmak tevhiddir.
Allah gibi bir varlık ; onun bazı ya da bütün özelliklerine sahip bir varlık olduğuna ; Allahın bir başka varlıkla birlikte ortaklaşa alemi ayratıp istediği gibi hükmedebildiğine inanmak ; Allaha ortak koşmak denilen şeydir. Yani şirktir.
Yalnız sendne yardım dileriz , yalnız sana ibadet ederiz, dusturları fayda ve zarar vermeye gücü yeten tek varlığın Allah olduğuna inanmak demektir. Ve yukarıda anlatıldığı gibi ibadet edilmeye layık tek varlık odur. Bizim de ibadet ettiğimiz tek varlık Allahtır.
Allahın fayda veririken bazı kullarını bu faydayı vermede vasıta kılması ya da Allahtan bu fayda ya da zararla alakalı bir şey istenilirken bazı amellerle Allaha yakınlaşılma metodu ya da bazı şahıslardan dua istenilerek ve Allah katındaki değerleriyle Allaha niyaz edilerek Allahtan kendisine faydalı olanın istenilmesi şirk değildir.
Dua ederken , dini bir emri yerine getiriken , dünyevi bir olayda çözüm ararken inançlarımızın amellerimizi işlerken tatbikindeki bu düşünsel ve içeriksel detaya dikkat edilmesi imandandır. İmanın değerlerinin gereğidir.
Allahın bir nesneyi canlıyı ya da cansızı genelde , mümin ya da kafir bir insanı özelde ; bir peygamber ya da Salih bir mümini en özelde bir hayra vesile etmesi , bizlerde onların Allah gibi ya da Allahtan bağımsız bir fayda ve zarar verebildikleri inancı oluşturuyorsa iman dairesi dışına çıktık demektir. Kendimizi iman edenler arasında saysak bile gerçekte bu şirktir.

Allahın bir peygamber ve ya Salih insanı vesile ederek bize onun üzerinden bir fayda veya zarar vermesini , fayda veren yalnızca Allahtır dusturuna daynarak reddediyorsak bu ; sünnetullaha ve kuran ve sünnetteki ilgili naslara ve mahiyetlerine muhalefet olduğundan eyetlerin reddini içerirse küfür. Ayet ve hadisleri anlamamaktan kaynaklanırsa değerlendirme zafiyeti sebebiyle büyük günah olur.
bir peygamberin ya da Salih insanın hayattayken meşru olan manasıyla Allah tarafından bir fayda vermede ve ya zararı def etmede vesile kılınabileceğini kabul edip , onlar vefat edince bu şirk olur demek mukabere ve dini değerleri değerlendirme zafiyetidir. Bir şey insan hayattayken şirk olmaz ama o ölünce şirk olur demek gülünç ötesidir.

Bir peygamber ve ya Salih insanın Allah katında değerlerini Allaha bir ihtiyacını talep ederken anıp ey Allahım falancanın katındaki değeriyle de senden bu ihtiyacımı bana lutfetmeni niyaz ederim demek kitap ve sünnete uygun bir ameldir. Ve
yalnız senden yardım dileriz yalnız sana ibadet ederiz , ayetini kuran ve sünnetin itikad değerleri ifade eden ayet ve hadisleriyle anlamayan bir kardeşimiz . umarım Allahı kasdederek yazdığım bu açılamalardan sonra bu iki ayette geçen değerler kavramlar ve mahiyetleri çerçevesinde meseleyi algılama durumunda olur.
elbette manaların kalbte yer bulup kavranılması da, iman gibi Allahın bir lutfudur. Ve elbette Allah kulunu bir diğer kulunun bir şeyi anlamasına vesile kılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder